Hatırlıyorum…. 4
küsür yıl önce ‘’beni burada bırakmayın’’ dercesine babamın gözlerine
bakıyordum. Her haftasonu Trabzon’a dönüp ‘’Anne beni geri gönderme’’ diye
mızmızlanıyordum.
Ne büyük hata…
‘’Alt tarafı okumaya
gittin, şehri üstüne tapulamadılar Merve, abartıyorsun Merve, ararsın bu
günlerini Merve’’… Çok haklılarmış!!! Lütfen Şehri bana tapulayın çünkü ben
gitmeyeceğim =)
Her ‘’ilk gelen’’
gibi gitmek istediğim bu şehirden şimdi ‘’dönmemek’’ için türlü yollar
deniyorum. Ve artık kesinlikle eminim; ‘’ait olmadığın hiçbir yere, sahip
olamazsın’’.
Fındık ve kirazın ana
vatanı, gönüllü alayları, muhteşem kıyı şeridi ile nam-ı değer Vilayet-i Çepni
‘’GİRESUN’’….
1-) Teyyaredüzü
Adının tam olarak
nereden geldiğini bilmesem de sanırım kocaman bir düzlük hatta şehrin tek
düzlüğü sayılabilecek mahalle olmasından geliyor olabilir adı =)
Neden Teyyaredüzünden
mi başladım? Ben bu şehre buradan başladım çünkü. İlk girdiğinde labirentten
farklı olmayan, sıra sıra binaların bulunduğu her yürüdüğünde ‘’ben buradan
geçmemiş miydim?’’ hissi veren ama hangi sokaktan gidersen git yolun sonu altın
sarısı kumlara varan mahalle. Giresun Üniversitesine yakın olması münasebeti
ile öğrencilerin bolca tercih ettiği lakin ev sahiplerinin pek öğrencileri
tercih etmediği mahalle =)
Şehrin otogarına ve
Giresun Devlet Hastanesine yakınlığı avantajı olan bu mahalle; eczanesi,
marketi, sağlık ocağı, semt pazarı, park ve bahçeleri yakın olması ile neden
tercih edildiğini gayet açıklıyor.
NOT: günün birinde
buralara yolunuz düşerse eğer ‘’köfteci Poki’den’’ gece ayazında köfte yemeden
dönmeyiniz =)
2-) Giresun Şehir
Merkezi
Atatürk Meydanı
Karadeniz sahil
yolundan dümdüz giderken kocaman harfler ile ‘’GİRESUN’’ yazısını
görebileceğiniz, şehirde ki çoğu aktivitenin gerçekleştiği, insan akımının hiç
durmadığı, her daim canlı olabilen, Giresun Belediyesi binasını içinde
bulunduran, şehrin ilçelerinden oluşan bankları ile çokça sevdiğim yerler
arasında.
Burayı sevmemin
yegane sebeplerinden biride hayatımın en önemli olgusu hatta tümünü kaplayan
okuma aşkımın temel noktası olan kitapları, büyük bir nezaket ile meydanın
göbeğinde barındıran ‘’sokak kütüphanesini’’ ….
3-) Gazi Caddesi
Şehrin ‘’mecburiyet
caddesi’’. Hafifçe dik bir yokuştan oluşan, sağlı sollu mağazaları içinde
barındıran, birkaç sene evvele kadar trafiğe açık haliyle adım atacak yer
bulamadığımız Giresun’un alışveriş caddesi.
Üç kez yan yana
geçtiğin insanla dördüncü karşılaşmanda mutlak surat ile tanış olabileceğin
ebatlardaki caddenin en sevdiğim yanı hafif akşam karanlığı çökünce yanan
ışıkları. Gazi Caddesinin son zamanlarda gelişim göstermesi ile çeşitli
aktivitelere ev sahipliği yapması şehri renklendirmek adına pek bi katkılı.
Mensubu bulunduğum Giresun Üniversitesi’nin her yıl yapılan ‘’mezuniyet
yürüyüşüne’’ ev sahipliği yapan Gazi Caddesi Giresun’un kalbi.
3-) Zeytinlik
Mahallesi
Yaklaşık iki asır
önce Avrupa'dan ithal edilen malzemelerle inşa edilen, Rumlar ile Türklerin
yıllarca yaşadığı, türkülere konu olan Zeytinlik Mahallesi evleri,
ziyaretçilerine tarihin içerisinde yolculuk yaptırıyor.
Mahallenin birbirine
dik ve paralel uzanan sokaklardan meydana gelmesinin sebebi ise; 1840'lı
yıllarda inşa edilmiş olan evler, hiçbiri diğerinin ışığına, manzarasına, hava
sirkülasyonuna etki etmeyecek şekilde konuşlandırılmış olmasıymış.
Kentsel sit alanı
ilan edilen Zeytinlik Mahallesi, Bazı evlerin restorasyonu yapılmış bazıları
kamulaştırılma aşamasında olup, iyileştirme çalışmaları devam etmektedir.
Bu zamanların insanı
olmadığımı her defasında söylerim bu yüzden Zeytinlik Mahallesinin her bir
köşesi beni istediğim dönemlerin yaşantısına rahatlıkla götürebiliyor. Burcu burcu
tarih kokan mahallenin taşına dokunsan başka tat, yoluna bassan başka anı
hissediyorsun.
4-) Giresun Kalesi
Helenistik ve Roma
dönemine ait bir çok ibareyi içinde barındıran, şehrin yarım ada bölümünün en
tepesi ve Giresun’u ayaklarının ucunda hissetmene neden olan Pontusluların ‘’Bronz
Duvarlı Kalesi’’.
Yeterli değerin
verildiğini düşünmesem de, içinde piknik alanları, eski zamanlara ait toplar,
şehri izlemek için çift görüş dürbünleri olan genel de yerli halkın hafta
sonları ‘’mangal’’ anlayışı ile yaşayan tarihi dokudur.
Kalenin en yüksek
mevkisin de Atatürk'ün kişisel muhafızı Topal Osman Ağa'nın mezarı, Denize
bakan kuzey yamacında ise Şehitlik ve Hacı Bektaşi Veli hazretlerinin müridi
Kurbande'nin türbesi bulunmaktadır.
5-) Giresun Adası
Giresun Adası ile
ilgili olarak birtakım efsaneler anlatılmaktadır. Tarihi kaynaklar Amazon
kraliçelerinin savaş tanrısı Ares adına tapınak yaptırdıklarını ve Sinop
Piskoposu Agias Phokas'ın manastırı olduğundan söz etmektedir. Adada Alexius II
zamanında yapılan sur kalıntıları, kuleler, manastır (iç kale), tarihi pişmiş
toprak fıçılar ve bazı yapı temelleri bulunuyor. Sit alanı olan ada koruma
altında. Adaya yazın Giresun limanından tekne turları düzenleniyor.
Cenevizliler ve Venedikliler tarafından gemi sığınağı olarak uzun süre
kullanılan adanın şu anki sahipleri yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar.
Adada
bulunan Hamza Taşı ana tanrıça Kybele'yi temsil eden, sac ayak gibi 3 ayak
üzerine oturmuş bir taş. Ocak (aile) kültürünü temsil ediyor. Kutsal taş 4 bin
yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç
kaynağı olan dilek taşı. Her yıl 20 Mayıs'ta Uluslararası Aksu Festivali'nde
düzenlenen ve soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sac ayaktan geçme geleneği,
adanın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanıyor. Ada turu Hamza Taşı'ndan başlayıp
yine orada son buluyor.
6-) Tirebolu
Emekli olup Ege ve
Akdeniz bölgesine yerleşecek olanlara duyuru, ‘’ Tirebolu’yu görmeden karar
vermeyin.’’
Tirebolu adı Yunanca
Üç Kent anlamına gelen Tripolis'den gelmektedir. Bunun kentte yer alan üç kale
nedeniyle konulduğu düşünülebilir. Eskiçağa ait Yunanca-Latince metinlerde de
yerleşimin adı Tripolis olarak yazılıdır ve merkezdeki halk arasında Tiriboli
ya da Tiribolu olarak söylenir.
Bence şehrin en güzel
denizi ve kumuna sahip olan Tirebolu kısa bir tatil bile olsa keyifle ve
huzurlu dinlenebileceğiniz bir tercih olacaktır.
7-) Kümbet Yaylası
Giresun merkeze
ortalama 60 km uzakta olan Kümbet Yaylası; yeşilin, doğanın, oksijenin ve
insanı kendi ile kendi yapan yapısı ile yolu bu tarafa düşenlerin kesinlikle
gitmesi gereken efsane tabiattır.
Yayla, 3 kısımdan
oluşmaktadır.
Aytaç Mevkii; yaylaya 2 km uzaklıkta bulunan, her
sene Temmuz ayının üçüncü Pazar günü Kümbet şenliklerini kutlandığı, doğal
güzellikler yönünden zengin, çevre manzarasına hakim bir tepedir. Yol boyunca
ladin ormanları ve kır çiçekleri etrafı süslemektedir. Yayla çimlerle kaplı ve
orman içine serpilmiş düzlüklerden oluşmaktadır.
Salon Çayırı; Kümbet yaylasına
girişte yayla merkezine yaklaşık 1km. mesafe de Orman Bölge Müdürlüğünce tesis
edilmiş bulunan Salon Çayırı piknik alanına ulaşılır. Salon Çayırında kır
gazinosu ve her biri 5´er yataklı 3 adet dinlenme evi bulunmaktadır.
Koçkaya Dinlenme
Tesisleri;Kümbet yerleşim merkezine 5 km. uzaklıkta olup, sakız kokulu çam
ormanlarının içinde kurulan 5 yıldızlı otel statüsündeki tesis,17 bungalov ev,
100 yatak kapasitesiteli otel, 600 kişiye hizmet verebilecek restaurant,
dinlenme, oyun ve televizyon salonları ile havuz, sauna ve Türk Hamamı´ndan
oluşmaktadır. Tesise ulaşım asfalt
yoldan sağlanmaktadır.
8-) Bektaş Yaylası
Kendisi bizzat
Giresun’da ki favori yaylam olmakla birlikte, Giresun merkezden 56 km uzaklıkta
olup çevresindeki Kulakkaya yaylası, Melikli Obası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel
Orman içi piknik alanı ile birlikte bir bütün teşkil eder.
Yaylada 80 yatak
kapasiteli ve iki yıldızlı bir otel de hizmet vermektedir.Yaz başlarında bile
yer yer kar görülen yaylada Kurttepe mevkii kışın kayak yapmaya uygundur. Yaz
aylarında burada çim kayağı yapmak mümkündür.